ÖĞ-DER 8. EĞİTİM KAMPI KOZAKLI’DA YAPILDI

ÖĞ-DER 8. EĞİTİM KAMPI KOZAKLI’DA YAPILDI
Kampa katılarak bir konuşma yapan Prof. Dr. Nevzat Tarhan’dan velilere önemli uyarılar
 
Şuurlu Öğretmenler Derneği Genel Merkezi 8.Eğitim Kampını Nevşehir’de yaptı. Kozaklı’daki Divaisip Termal Otel’de düzenlenen iki günlük eğitim kampında eğitimciler eş ve çocuklarıyla birlikte hem alanında uzman isimleri dinlediler hemde okul yorgunluğunu attılar. Toplantının birinci gününde ünlü psikolog Prof. Dr. Nevzat Tarhan eğitimcilere “Ahlakın Eğitime ve Başarıya Etkisi” konulu bir konferansı online olarak verdi.
 
Konuşmasında ÖĞ-DER’i yaptığı çalışmalardan dolayı tebrik eden Tarhan, bu tür güzel çalışmaların iyi insanı, Asım’ın neslini yetiştirmeye vesile olmasını temenni etti.
Ahlaki ve manevi değerlerin her iki dünyada da başarıyı kazandırdığını dile getiren Tarhan; “Soyut değerlere göre düşünmek ortalama bir insanda olması gerekendir. Şu anda bu bile zayıfladı. Materyalizm küresel ideoloji oldu. Çıkar peşinde koşmak en büyük amaç oldu. Haz peşinde ve hız çağında bizi bekleyen tehlike şu anda politik tehlikeler değil. Tamamen iki dünyayı da mahveden şeyler. Akıllı bir insan ölümden sonrasına da yatırım yapan insandır. Sadece dünyasal düşünen insana akıllı diyemeyiz.” dedi.
 
“Klasik metodoloji işe yaramıyor”
 
Ahlaki ve manevi değerlerin topluma kazandırılmasında kullanılan yöntemlere dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “2015’te Harvard Üniversitesi Pozitif Psikolojiyi ders olarak koydu. Dersin içeriğine bakarsanız merhametlilik, yardımseverlik, uzlaşmacılık, şükran duygusu ve minnettarlık gibi eğitim var. Modüllerle bunlar öğretiliyor. Merhametlilik öğretiliyor bunları öğretiyor. 2015’te Harvard Üniversitesi bu dersi müfredatına koydu. 2018’de Yale Üniversitesi, 2019’da İngiltere’deki Bristol Üniversitesi koydu. Bristol Üniversitesinin internette şöyle bir manşeti var. Manşeti şöyle ‘Bu İntihar Salgınına Karşı Mutluluk Bilimi’ diye sunuyor. Yale Üniversitesi de 2021’in mart ayında ‘İyilik Bilimi’ diye Pozitif Psikoloji dersini halka açıyor. Kısa sürede 3,5 milyon kişi kayıt yapınca The New York Times bu durumu internette görülebilir bir haber yapıyor. Ben bunu fark ettiğim zaman işte 2012’lerde o kitap çalışmalarım olmuştu. Aynı tarihlerde Pozitif Psikoloji kitabını Türkiye’de ilk defa biz dile getirdik. Şu anda onunla ilgili bir ders kitabı çalışmamız var. Şu anda editörde işi bitmek üzere. Yani bütün bu çalışmalar sırf çocuklara ahlaki ve manevi değerleri bilimsel bir metodolojiyle öğretmek için. Klasik metodoloji işe yaramıyor. Damardan verilecek ilacı ağızdan verirseniz boşa gider. Damardan vermek gerekiyor. Bunun gibi yani bunu doğru yöntemlerle doğru dozda ve doğru biçimde vermek gerekiyor.” dedi.
 
“Ahlaki yoksunluğun kötü sonuçları küresel olarak gözüküyor”
 
İnsanlardaki ahlaki yozlaşmanın nedenlerini örnekleri ile açıklayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Şu anda küresel olarak ahlaki ve manevi değerlerle ilgili ciddi bir boşluk var. Batı medeniyeti krizde. Krizin sebebi de hedonizm ahlakının orada olması. Zevkçilik ahlakının yaşam felsefesi olarak kabul etmeleri. İnsanlara hayatta zevk peşinde koşmayı ego ideali haline getirmeleri. Zevkçilik ahlakı ‘hayatın amacı zevk peşinde koşmaktır’ diye sunuyor. Anlam peşinde koşmak değil, gereksiz diyor. Hatta mesela bazı ünlü psikiyatristler Albert Camus, Jean-Paul Sartre gibi fütürizmi savunuyorlar. ‘Anlama ya da anlam aramaya karşı mücadele etmekte bir anlamdır ben anlamsızlık mücadelesi veriyorum’ diye anarşizm doktrini yapıyorlar böyle durumlarda. Mesela meşhur batı filozoflarından Nietzsche ‘alçak gönüllülük, tevazu işletme maliyetini arttırır’ diyor. Yardımlaşma, sadaka ve doğu kültürü ile dalga geçiyor. ‘Sadaka kültürü işletme maliyetini arttırır, yardım etmek ne demek güçlü olan ayakta kalsın, güçsüz olan ölsün gitsin’ diyen kapitalizmin teorisyenleri oluyorlar bunlar. Böyle olunca da bunun kötü sonuçları gözükmeye başladı. Yani ahlaki yoksunluğun kötü sonuçları küresel olarak gözüküyor. Türkiye’de de gözüküyor. Bu şiddet olayları niye artıyor? Aile içi şiddet niye artıyor? Yani şu anda mesela sağlıkta şiddet niye artıyor? En kuvvetli yasalar çıktı. İki misli arttırıldı. Hatta ceza hukukunun temel prensiplerine aykırı derecede cezalar veriliyor ama sağlıkta şiddete yine azalmadı. Bütün şeylerde böyle. 6284 yasa var. Kadına yönelik şiddetle ilgili ceza hukukunu zorlayan maddeler var orada. Kadının beyanı yeter diyen maddeler var. Ufacık bir şüpheyle insanlar hemen tutuklanmaya başladı. Buna rağmen baktık ki yine azalmıyor. Demek ki onlar palyatif tedbirler. Yani onlar pansuman tedbirler. Pansumanla sen yarayı tedavi edemezsin. Yarayı tedavi etmek için daha cerrahi derin müdahaleler lazım. O cerrahi müdahalede ahlaki ve manevi değerlerin insanlara, yeni nesillere öğretilmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.
 
“Gençlerin dilini anlamazsak onlara bu ahlaki ve manevi değerleri öğretemeyiz”
 
Z kuşağının edindiği yaşam felsefesinin kurulan iletişimdeki önemini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Türkiye’deki eğitim sisteminin zeki ve başarılı insan kazandırma derdi var. İyi insan kazandırma derdi yok. Zeki ve başarılı bilgisayar mühendisi yetiştiriyoruz gidiyor hacker oluyor. İyi ve başarılı kimya mühendisi yetiştiriyoruz. Zeki ve başarılı kimya mühendisleri ama adam Türkiye’yi terk ediyor. Şu anda HAVELSAN, ASELSAN, ROKETSAN’ da o yetişmiş mühendisler hep batıya gidiyorlar. Niye gidiyorlar? Bütün yazılımcıları kapıyor dünya şu an. Peki biz? Gitmişiz yazılımcı yetiştirmek yerine bilgisayar dağıtmışız insanlara. Yanlış politikalar bunlar. Özeleştiri yapabilmemiz lazım. Hiç olmazsa bundan sonra yapalım çünkü müthiş bir genç var bizde. Potansiyeli olan bir gençlik var. Z kuşağı genç dijital bir nesil. Bu büyük bir şey. Şu anda bizim için bu nesil bir şans. İyi çocuklar bunlar. Dijital nesil yeniliğe açık. Yani bizim kuşaklar gibi kötülüğe, kötülük yapmamaya göre yaşam felsefelerini oluşturmuyorlar. Onlar için masumiyet daha önemli. Masumiyet. Bu küresel olan bir şey. Yeşil daha önemli onlar için. Gençlerin dilini anlamazsak onlara bu ahlaki ve manevi değerleri öğretemeyiz.” dedi.
 
“Yeni nesil söze bakmıyor, öze bakıyor”
 
Rol modellerin çocuklar üzerindeki etkisine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Ahlak ve maneviyat eğitiminde rol model çok önemli. Rol modeller eğer iyi değilse o eğitim olmuyor. Adamın birisi az konuşmanın faziletlerine dair çocuğuyla 3 saat konuşmuş. Yani az konuşmanın faziletlerine dair 3 saat konuşursan çocuk ‘ya baba sen zaten az konuşamıyorsun ki bana diyorsun’ deyip başına kakıverir. Şu andaki nesil ‘o senin zamanında öyleymiş’ deyiveriyor hemen. Onun için sözünde duran, yalan söylemeyen, iyi örnek olan yani Resulullah’ın (s.a.v) Asr-ı Saadette başarılı olmasının en büyük sebebi onun kâmil bir insan olarak rol model olmasıdır. İnsanları öyle etkilemiş. Hiçbir davranışıyla hiçbir sözü birbiriyle çelişmemiş. Eminlik vasfıyla ortaya çıkmış. Biz bu eminlik vasfıyla şu anda ortaya çıkmazsak saatlerce ahlak, ahlak diyelim hiç. Bir kulaktan girer, bir kulaktan çıkar. Bu yeni nesil söze bakmıyor, öze bakıyor. Öz, söz, yüz birleşmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.
 
“Aile zayıfladığı zaman ahlak ve maneviyatta zayıflıyor”
 
Ahlaki ve manevi değerlerin doğuştan gelmediğini sonradan kazanılan bir öğrenim olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ailenin bu konu üzerindeki etkilerinden bahsetti. Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Ahlakın temelini tek bir kelimede toplarsak empati yoksunluğu diyebiliriz. Empati nedir? Peygamber ahlakında da öğretildi. Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma. Bir insan mümin başka bir mümini kendinden çok sevmezse gerçek mümin olamaz diyor. Bu ne demek? Kendine ve yakınlarını sevdiğin kadar sevmeye çalış demek. Çok zor bir şey ama gerçek mümin olmak içinde bunu yapacaksın. Bunu yapamadığın anda soyut değerler doğuştan gelmiyor. Sonradan öğreniliyor. Soyut değerler liberalizm kurulurken ‘piyasanın ahlaka ihtiyacı yoktur’ dendi. Kapitalistle piyasanın ahlaka ihtiyacı yoktur. Görünmeyen bir el vardır o el ahlakı kendiliğinden sağlıyor. Genetik olarak var deniyor ama yok maalesef öğretiliyor. Çocuk doğduğu zaman toplumda ahlaki, manevi değerleri genetik olarak öğreniyor. Aile zayıfladığı zaman ahlak ve maneviyatta zayıflıyor. Aile içinde görüyor çocuk sözünde durmayı, yalan söylememeyi. En küçük sosyal birim ailedir. Sosyal birimleri dağıttığımız zaman zaten bu birimleri sokak öğretemiyor. Artık sokak da yok zaten TV ve bilgisayar evin açık kapısı olmuş. Bütün bilgiler oradan. Şu an ev bile mahremiyetini kaybetmiş. Böyle bir durumda ahlak ve manevi durumları gerçekleştirmek için özel bir proje olmalı.” dedi.
 
“Yeni kuşağın anlam ve amaç ihtiyacı çok büyük”
 
Özgürlük kavramına dair değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Soyut değerlere göre düşünmek ortalama bir insanda olması gerekendir. Şu anda bu bile zayıfladı. Materyalizm küresel ideoloji oldu. Çıkar peşinde koşmak en büyük amaç oldu. Haz peşinde ve hız çağında bizi bekleyen tehlike şu anda politik tehlikeler değil. Tamamen iki dünyayı da mahveden şeyler. Akıllı bir insan ölümden sonrasına da yatırım yapan insandır. Sadece dünyasal düşünen insana akıllı diyemeyiz. Uzun vadede stratejisi vardır geleceği göz önüne alır. Yüksek değerlere göre düşünürken akça olmayı dikkate alır. Merhamet ve saygı gibi değerleri benimser. İçgüdülerine direnç gösterir. Asıl özgürlük canının istediğini yapmak değil asıl özgürlük içgüdülerine direnç göstermek. Nefis terbiyesi diye bir insanın arzularına dürtülerine hayır diyebilmesi. Nefis denilen vahşi bir at var. Terbiye ederken bizi amacına götürüyor. Onu öldürürsek de kalıcı olmuyor. Terbiye edelim amacına hizmet ettirelim. Joker olmakla nefis terbiyesinin çok farkı yok. Sadece amaç vermek gerekiyor. Yeni kuşağın anlam ve amaç ihtiyacı çok büyük.” şeklinde konuştu.
 
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Z kuşağının kalbine dokunmayla ilgili olarak şunları söyledi: “Z kuşağına disiplin diliyle değil, sevgi diliyle yaklaşmalısınız. Çocuğa emir ya da nasihat vermek yerine örnek olmalısınız. Söz diliyle değil hal diliyle iletişim kurmalısınız. Klasik yöntemlerle değil bilimsel yöntemlerle ahlak eğitimi vermelisiniz. Damardan verilmesi gereken ilacı ağızdan verirseniz bunun bir tesiri olmaz. Onlarla; 1. Birlikte zaman geçirmelisiniz. 2.Aile içinde sıcak bir atmosfer oluşturmalısınız.3. Ailede ortak ego ve idealler oluşturmalısınız.”
 
Şuurlu Öğretmenler Derneği Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Aydın, Stratejik Hedefler başlığı ile yaptığı sunumda Dünyada Siyonizmin insanlığı hangi metodlarla ifsad ettiğinden anlattı.
 
"Önce Ahlak ve Maneviyat"
 
Eğitimcilerin ilgiyle dinlediği sunumda Aydın şunları söyledi : “ Dünya’da en ileri teknoloji var ancak insanlar açlık ve sefalettin ölüyor. Bu neden önlenmiyor? Dünyada bir şebeke var, onlar böyle istedikleri için bu zulümler, bu sıkıntılar önlenemiyor. Bu sefaletin sürmesini Gizli Dünya Devleti; Siyonizm istiyor. İşte bu zihniyeti tanırsak onlara karşı doğru hamle yapabiliriz.”
 
ÖĞ-DER Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Aydın, Şuurlu Öğretmenler Derneği olarak istikbali gören bir nesil yetiştirme çabası içinde olduklarını söyledi. Aydın, “ ÖĞ-DER nesillerin ahrete de hazırlanması için çalışan gönüllü bir sivil toplum kuruluşudur. Eğitimde edep ilimden önce gelir. Bunun için dernek olarak ahlak ve maneviyat eğitimini esas almaktayız.” dedi.
 
Aydın, “Dünya bir ahlak krizi yaşıyor.. Peki çözüm ne? Çözüm çok basit. Çözüm tövbe edip, yaradanın ölçüsüne uymaktır.” diyerek konuşmasını tamamladı.
 
"Cihat da bir ibadettir"
 
Din Bir Der Genel Başkanı Muhittin Hamdi Yıldırım da kampın ikinci gününde eğitimcilere “ Temel Esaslar” konulu bir sunum yaptı. İnancımız göre ilmin beşikten mezara kadar farz olduğunu söyleyen Yıldırım, öğretmen eğitimlerinin de lüzumlu olduğunu söyledi. Yıldırım böylesi güzel bir program düzenlemesinden dolayı ÖĞ-DER’i tebrik etti. Cihat ibadetinden, kainatın yaratılışından bahseden Yıldırım, “Allah çok büyüktür. Allah hiçbir yere sığmaz ama kulun kalbine sığar.”dedi. Yıldırım daha sonra şunları söyledi: “Bizde varlık olan kulluğumuzdur. Bunun dışında kendimizde başka bir şey aramak ilahlığa soyunmaktır. Allah neyi yaparsa kemal sıfatı gereği mükemmel yapar. Allah bir şeye ol dedi mi, olur. Kibir kalbe ket vurur, aklı çalıştırmaz. Heva melekesi çalışır. Şeytan Adem(as) yaratıldığında “Min hayrum minküm.” Demiş. Yani ben ondan hayırlıyım demiş. Allahı bilmenin vasıtaları ibadetlerdir. Allah kulunu verdiği şeylerle imtihan eder. İnterneti yabancılar mı yarattı, hayır Allah yarattı. Dünya imtihanının baraj dersi cihattır. Çünkü cihat, bütün ibadetlerin yapılış zeminini hazırlamaktadır. Şeytanın bedendeki avukatı nefistir. Nefsi emmare şeytanın casusudur. İnsan devlet gibidir. Şeytan fit verir, nefis yapar. Hak İslam, batıl ise Siyonizmdir. Cihat dervişi en önde çalışır, ama arkada gözükür.”
 
"Müslümanların 5 hastalığı"
 
Konuşmasında rahmetli Erbakan’ın sözlerinden de örnekler veren Muhittin Yıldırım, “Müslümanların 5 hastalığından söz etti. Müslümanların 1.Dinsizlik hastalığı 2. Adı Müslüman hastalığı 3. Şuursuzluk hastalığı 4. Bey- cihat(Bi Cihat) hastalığı 5. Konuşuyor fakat yapmıyor hastalığı vardır.” dedi.
Rahmetli Erbakan’ın kimi konuşmalarında “ Ben burada olduğum için siz burada değilsiniz. Ben sizi hakka çağırdığım için siz buradasınız.” dediğini söyleyen Yıldırım, “Bunun için biz hiçbir zaman Erbakancı olmadık. Biz Milli Görüşçü olduk.” diye konuştu.
 
"Herkes öğretmendir"
 
Marmara Üniversitesi’nden Prof.Dr. Candemir Doğan ise, “Eğitimin İstikameti, Adanmış Öğretmen ve Gerçek Eğitim” konulu bir sunum yaptı. Öğretmen kimdir? Sorusuyla konuşmasına başlayan Doğan, “ Herkes öğretmendir. Anne, baba, iblis, melek öğretmendir.Usta da öğretmendir, çırak ta… Adanmış öğretmen demek, meslek olarak, ruh olarak ben bu işin adamıyım diyen öğretmendir.”dedi.
 
K.Kerim’de iyiliğin zerre ile ölçüldüğünü söyleyen Doğan, her şeyin bir ölçüsü olduğunu öğretmenlik mesleğinin ölçüsünün ise hikmet olduğunu söyledi. Doğan,” Bir öğretmen hikmeti kadar öğretmendir. Hikmetsiz ilim, marifetsiz ilim angaryadır.” dedi.
 
Terazinin bir kefesine kainat diğer kefesine insan konulsa insanın ağır basacağını söyleyen Candemir Doğan, Kur’an’ın insanın en güzel bir şekilde yaratıldığından bahsettiğini hatırlattı. Amerika’da yapılan bir araştırmanın çocuğun daha anne karnındayken düşündüğünü hatta konuştuğunu ortaya koyduğunu belirten Doğan, “Rabbimiz bizi dünya göndermeden önce “Elestü Bi Rabbiküm demiş. Biz ise, Galü Bela demişiz. İşte insan dünyaya boş gelmiyor. Bir sözleşmeyle geliyor.” dedi.
 
"Eğitim gelecekle ilgilidir"
 
Kırıkkale Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bahattin Acet ise, Gerçek Eğitim Paradigması ve Geleceğin Eğitimi” konulu konferansında şunları söyledi. “ Eğitim bugünle ilgili değil, dünle ilgili hiç değil. Eğitim gelecekle ilgilidir. Geleceğin inşası eğitimle tecessüm eder. Eğitim çok sorumluluk gerektiren bir iş. Şikayet ettiklerimize dönüp bakarsak, ne ekiyorsak onu biçiyoruz.”
 
Düne göre eğitim öğretim alanında daha güçlü olduğumuzu söyleyen Acat, öğretmenlik mesleğinin değerinin düşmediğini, öğretmenliğin aksine giderek merkeze oturduğunu söyledi. Değer kaybının beklentilerin karşılanmamasından kaynaklandığını söyleyen Acat, “ O zaman öğretmenler beklentilerin karşılanmasına engel olan şeyleri ortadan kaldırmalıdır.” diye konuştu.
 
1700’lü yıllar öncesinde tekerleğin icad edildiği, öküzün kağnıya koşturulduğu dönemlerde bilginin az ve karmaşık olmadığını, günümüzde ise bilginin çok ve karmaşık bir hal aldığını söyleyen Bahattin Acat, karmaşık bilgi çokluğu karşısında insanın ne yapacağını bilemez bir durumda olduğunu söyledi. Dünyada insanları birbirine benzetmeye çalışan, tek tipleşen bir eğitim düzeninin hakim olduğuna değinen Acat, bunun iyi düşünülmesi gereken bir konu olduğunu vurguladı. Günümüzde diplomaların, sertifikaların artık bir işe yaramadığını, işe yarayan şeyin mesleki yeterlilik olduğunu anlatan Acat, sınavların öğrenciyi tanımaya çalışan modernitenin el fenerleri olduğunu ancak bu fenerlerin insanları heder ettiğini belirtti. Acat konuşmasını şöyle sürdürdü: “ Modernite ile bizleri belli bir formata soktular. Kendi değerlerinden, kendi kültüründen uzak, üreten, kendi tezgahlarında çalışacak insanları yetiştirdiler. Eğitim, yaşamı düzenlemelidir. Yoksa eğitim işe yerleştirme mekanizması olarak gören anlayış duvara toslamıştır. İnsan noksan bir varlıktır.Eğitim insanın o noksanlıklarını tamamlaması işidir.
 
Bahattin Acat iyi bir eğitim için yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı:” 1.İnsan merkezli bir eğitime dönmeliyiz. 2. Düşünebilen insan yetiştirmeliyiz. 3.İrade sahibi insanlar yetiştirmeliyiz. 4. Hür düşünce, sorumlulukları bilen temel bir anlayış verilmelidir. 5.Eleştirel bakış, sorgulama ve müzakere edici bir anlayış verilmeli 6.Bireyin kendisini tanımasını sağlayan bir eğitim. 7. Dürtüsel ihtiyaçlar, güçler ve bunların kontrolü gerekir. 8. Duyguların fikirlere destek olacağı bir paradigma kurulmalı.9. Gelecek tasavvuru ve ümidin inşası..
 
Bugünkü eğitim sisteminin en büyük handikapının ümitlerin kaybolması olduğunu söyleyen Acat, çocukların eğitimcilerden bir şey beklemediklerini dile getirdi.
 
"Siyonizm eğitimi kullanıyor"
 
Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi’nden Prof. Dr. Burhanettin Can ise sunumunda “Siyonizmin Eğitim Yoluyla İfsadı”nı anlattı. K.Kerim’de 15 ayrı surede Hz. Adem ile İblis’in mücadelesinin anlatıldığını söyleyen Can, “Çünkü İblis, Adem’i topraktan beni ateşten yarattın diyerek Adem’e savaş açıyor, ona pusu kuruyor. İblis ve İblis’in yolunda gidenler kıyamete kadar Müslümanlar’la savaşacak. Bu asla unutulmamalıdır. Türkiye ne zaman sanayileşecek olsa darbeler olmuştur.” Dedi.
Müslümanların nasıl amentüsü varsa aynı şekilde Siyonizmin de amentüsünün olduğunu söyleyen Can, eğitimcilere Siyonizm ile ilgili yazılmış kitapları okumalarını tavsiye etti.
 
Siyonizmin temel çalışma tarzının şeytanın yöntemi olduğuna değinen Can, “ Siyonizm kavramlar üzerinden tahribat yapıyor. Siyonizm insanlık için kurduğu tuzakları açıkça söylemekte ancak bizler hala buna inanmıyoruz. Oysa İblis Adem’i nasıl kandırdı ise Siyonizm de insanlığı adeta böyle kandırıyor.” dedi.
 
"ADEM ile HAVVA cahil miydi?"
 
Basında gündeme gelen “Adem ve Havva cahil kimselerdi.” sözlere ilişkin Can: “ Hz. Adem nasıl cahil olabilir. K.Kerimde Allah “Biz Adem’e eşyanın isimlerini öğrettik.” Buyurur. Hz. Adem’in oğlu Kabil Habil’in cesedini ne yapacağını bilemez iken Allah bir karga gönderip cesedin toprağa gömülmesini öğretti. Yani Allah peygamberlerini yol boyu bilgilendirmiş, peygamberler de toplumu bilgilendirmiştir.” şeklinde konuştu.
 
Prof. Dr. Burhanettin Can, ders kitaplarında insanoğlunun Adem ile Havva’dan meydana geldiği ile ilgili bir malumatın olmamasının düşündürücü olduğunu söyledi. Can daha sonra şunları söyledi:” Bizler bir taraftan İmam Hatipler, kreşler açıyoruz ama, çocuklarımız çizgi filmlerle, müziklerle, internetle büyüyor. Nesillerimizi istediğimiz şekilde yetiştiremiyoruz”
 
"Biz maraton koşucusuyuz"
 
ÖĞ-DER Genel Başkanı Hamdi Sürücü programın sonunda yaptığı konuşmada gelen eğitimcilere ve ailelerine teşekkür etti. ÖĞ-DER’in eğitim öğretim alanında gönüllü ve sorumluluk bilinciyle çalışan bir sivil toplum kuruluş olduğunu söyleyen Sürücü, eğitimcilere şöyle seslendi: ”Sizler aynen bir maraton koşucusu gibi bıkmadan yorulmadan eğitim öğretim alanında çalışmalısınız. Maraton koşucusu nasıl ki, koşarken dinleniyorsa siz de çalışırken dinlenmelisiniz ve takatinizin sonuna kadar çalışmalısınız.”
 
Eğitim kampını her yıl geleneksel olarak yaptıklarını söyleyen Sürücü, bu yıl kampın 8. sini yapmanın mutluluğunu yaşadığını belirtti. Her yıl olduğu gibi bu yılda yüzlerce eğitimcinin eş ve çocuklarıyla bu programa gönülden katıldığını dile getiren Sürücü, bu programlarla eğitimcilerin eğitildiğini hem de katılımcıların otel imkanlarından istifade ettiklerini vurguladı.
 
Sürücü konuşmasını şöyle sürdürdü:” Şuurlu Öğretmenler Derneği olarak öğretmenlerimizi eğitiyoruz, onları şuurlandırıyoruz. Öğretmenlerimiz de öğrencilerini eğitiyor, onları ülkesine ve milletine bağlı, milli ve manevi değerlerine bağlı gençler olarak yetiştirmeye çalışıyorlar.”
 
Google Plus'da Paylaş

Haber Görselleri

8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı
8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı
8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı
8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı
8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı
8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı 8. ÖĞ-DER Eğitim Kampı

Yorumlar